Suça Teşebbüs ve Gönüllü Vazgeçme Nedir?

Suça Teşebbüs ve Gönüllü Vazgeçme Nedir?

Madde 35- (1) Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.

Genel Olarak

Suça teşebbüs kavramı kanunda; işlenmesi kastedilen bir suçun kanunda yazılı elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icrasına başlanılmasına karşın, elde olmayan nedenlerle tamamlanamaması biçiminde tanımlanmıştır.

Suça Teşebbüsün Şartları


1. Suç İşleme Kastının Bulunması

Teşebbüsten söz edilebilmesi için failin her şeyden önce belirli bir suçu işlemeye kastetmesi zorunludur. Zira aşağıda daha ayrıntılı olarak bahsedeceğimiz üzere taksirli suçlarda teşebbüsün oluşması mümkün değildir. Suça kast tabiri ise şudur: Fail işleyeceği suçun kanuni tanımındaki öğeleri bilerek ve isteyerek suç işlemesi anlamına gelir.

2. Suçun İcrasına Başlanılması

Failin suça teşebbüsten sorumlu tutulabilmesi için icra hareketlerine başlaması gerekir. Türk Ceza Kanununda icra hareketlerinin başlangıcıyla ilgili olarak “doğrudan doğruya icraya başlanılması” şeklindeki ibaresiyle ifade etmiştir. Ceza hukukunda kural olarak suça hazırlık hareketleri cezalandırılmaz. Failin suça teşebbüs hükümleri gereği sorumlu tutulabilmesi için en azından hazırlık hareketleri aşamasını geçmiş ve suçun icra hareketlerine başlamış olması gerekir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun Bu Hususta Vermiş Olduğu Emsal Karar: "Somut olay değerlendirildiğinde; yasanın benimsediği objektif teori esas alındığında, mağdura ait işyerinin önüne gelen ve işyeri kepenginin altı adet asma kilidinden iki tanesini kırarak açan, diğerlerini de açmak için uğraşırken yakalanan sanığın, mağdurun taşınır malını koruduğu egemenlik ve tasarruf alanına bizzat müdahale ederek, işlemek istediği hırsızlık suçunu gerçekleştirmeye elverişli hareketleri yaptığı, gece sayılan zaman dilimi içinde işyeri binasına hırsızlık amacıyla girmek için kepenk kilitlerini kırmak suretiyle suçun yasal tanımında unsur ve nitelikli hal olarak belirtilmiş davranışları gerçekleştirilerek elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başladığı kabul edilmelidir. Bu itibarla açıklanan olayda hırsızlık suçunun teşebbüs koşullarının oluştuğuna ilişkin özel daire kararı isabetlidir." (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/6-340 E. ve 2012/209 karar sayılı 22.05.2012 tarihli kararı)

3- Elverişli Hareketlerin Varlığı

Bir önceki maddede bahsettiğimiz suçun doğrudan doğruya icrasına başlamış olmak, teşebbüsün oluşumu için yeterli değildir. Ayrıca, icraya elverişli hareketlerle başlanmış olunması da teşebbüsün varlığı için zorunlu bir unsurdur. Bu hususta en salt örnek şudur: Kuru sıkı tabanca olduğunu bilmeden bir kimseye öldürmek maksadıyla ateş eden fail, adam öldürmeye teşebbüs suçundan cezalandırılamayacaktır. Zira failin suçu işlemek üzere kullandığı araç suçun işlenmesine elverişli değildir.

4- Suçun Elde Olmayan Nedenlerle Tamamlanamaması

Suçun teşebbüs aşamasında kalması, icra hareketlerinin tamamlanamamasından veya icra hareketleri tamamlandığı halde neticenin gerçekleştirilememesinden kaynaklanmalıdır. Bu şartın gönüllü vazgeçme durumu ile karıştırılmaması gerekir. Çünkü gönüllü vazgeçmede fail icra hareketlerini kendi isteğiyle iradi olarak vazgeçmekteyken; teşebbüsün oluşabilmesi için suçun tamamlanamamasının failin elinde olmayan bir nedenle meydana gelmesi gerekmektedir. Örneğin, fail, bir kişinin evine hırsızlık amacıyla girdikten sonra ev sahibi tarafından yakalanması durumunda suçun tamamlanmaması failin elinde olmayan bir nedenle meydana gelmiştir ve fail hırsızlık suçuna teşebbüs suçundan cezalandırılabilecektir.