Asliye Ceza Mahkemesi İstinaf Başvurusu Dilekçe

                                    KAYSERİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNE

                                                          Gönderilmek Üzere

                                    KAYSERİ 7. ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE

DOSYA NO : 2023/*** E.

SANIK : ************************

MÜDAFİ : Av. Gizem Gül UZUN

                                                               Sahabiye Mah., Teoman Sk., Avukatlar İş Hanı, Bina No.9, Kat:5, Daire No:501

                                                               Kocasinan/Kayseri

MÜŞTEKİ : ********************

VEKİLİ : *****************

KONU : Kayseri 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2023/*** Esas ve 2024/*** Karar sayılı dosyasında 06/03/2024 tarihinde verilen HAGB kararına yasal süresi içinde sunmuş olduğumuz itiraz dilekçemizden ibarettir.

AÇIKLAMALAR :

Müvekkil, Kayseri 7. Asliye Ceza Mahkemesinin yukarıda numarası belirtili olan dosyası kapsamında "Kendisini Savunamayacak Kadar Küçük Yaştaki Alt Soya Karşı Basit Yaralama" suçundan yargılanmış; müvekkil hakkında yapılan yargılama sonucunda 06.03.2024 tarihinde Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararı verilmiştir.

Kayseri 7. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen karar, tarafımıza 22.03.2024 tarihinde tebliğ edilmiş olup; müvekkil hakkında BERAAT hükmü kurulması gerekirken HAGB hükmü kurulmasına karşılık yasal süresi itirazlarımızı sunuyoruz;

Müvekkil ile müşteki, evlenmişlerdir. Tarafların işbu evlilikten 08/07/2018 doğumlu Zeynep *******isimli müşterek bir kız çocukları olmuştur. Taraflar evliliklerinde sorun yaşamaya başlamaları üzerine 19/08/2022 tarihinden itibaren fiilen ayrı yaşamaya başlamışlardır.

Müşterek çocuk bu tarihten 01/10/2022 tarihine kadar geçen süreçte, müvekkilin ailesine ait konutta müvekkil, müvekkilin annesi, müvekkilin babası ile birlikte yaşamıştır.

Müşteki, bu süreçte Kayseri 6. Aile Mahkemesinin 2022/*** Esas sayılı dosyasında, müvekkilime çekişmeli boşanma davası açmıştır. Müvekkilim de müştekiye karşı, karşı boşanma davası açması üzerine her iki boşanma davası da aynı dosyada birleştirilmiştir. Ancak ne tesadüftür ki tarafların fiili ayrılığından sonra taa ki müvekkil, karşı tarafın açmış olduğu boşanma davasına cevap dilekçesi ibraz edene kadar müşteki, müvekkile;

"Zeynep sana garantim." şeklinde wp mesajı göndermiştir. Görüleceği üzere müşteki, müşterek çocuk olan Zeynep *******'ın velayetini müvekkile bırakmak istemiş, bu durumu müvekkilime garanti etmiştir.

Ancak müvekkil, işbu boşanma davasına cevap dilekçesini sunarak davalıdan;

Müşteki ile boşanmalarına, müvekkilin lehine olmak üzere 400.000,00 TL maddi ve 400.000,00 TL manevi olmak üzere tazminata, ziynet eşyalarının aynen iadesine ve bu mümkün değilse fiili teslim tarihindeki rayiç bedeli üzerinden nakden iadesine, müşterek çocuğun geçici ve kalıcı velayetinin kendisine bırakılmasına ve müşterek çocuk lehine tedbiren her ay 3.000,00 TL, karar kesinleştikten sonra ise 3.500,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesine, müvekkil lehine tedbiren 3.000,00 TL, karar kesinleştikten sonra ise 3.500,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir.

Müvekkilin, işbu maddi haklarını talep etmiş olması üzerine müşteki, müvekkile karşı hırlanmıştır. Zira müşteki, müvekkile; "Zeynep sana garantim." diye mesaj gönderdiğinde sanmıştır ki müvekkil, çocuğunun velayetine karşılık tüm maddi haklarından feragat edecektir. Bunun böyle olmadığını gören ve boşanma yargılamasının aleyhine sonuçlanmasına sebep olacak nitelikte mesaj kaydı, görüntü kaydı, tanık gibi birçok delil bulunmasından ve müvekkilin, talep etmiş olduğu maddi haklarını iktisap edebileceğine yönelik korkuya kapılarak maddi külfet altına gireceğini düşünmüştür.

Bu sebeple de müvekkilin, huzurdaki dava konusu olan suçu işlediğinde bahisle işbu haksız iddialarını ortaya atmıştır. Zira müşteki, boşanma yargılaması sonucunda kendisi aleyhine olan olası bir karar çıkması durumunda maddi anlamda külfet altına gireceğini düşünmüş; bu sebeple de müvekkil hakkında bir ceza yargılaması yürütülmesine sebep olan haksız olayı kurgulamıştır. Müşteki, bu kurgusuyla birlikte, boşanma mahkemesinin nezdinde müvekkilin, kendi çocuğuna şiddet uygulayan, suça eğilimli kişilik yapısına sahip bir kimse olduğuna yönelik kanaat uyandırmaya çalışarak bu yolla da çekişmeli boşanma davasında ileri sürmüş olduğu iddialarını desteklemeye çalışmıştır. Sonuç olarak müşteki, müvekkilin tazminat, yoksulluk nafakası, ziynet eşyaları, velayet ve velayete bağlı olarak çocuk lehine iştirak nafakası almasını engellemeye çalışmıştır.

Müvekkilin, yargılamada maddi haklarını talep ettiğini gören müşteki, külfet altına girmemek için işbu haksız ceza yargılamasının başlamasına sebep olmuştur. Şöyle ki;

Müvekkilin, boşanma yargılaması sırasında müştekiden maddi haklarını talep etmesi üzerine müşteki; işbu yargılama konusu olan, "Kendisini Savunamayacak Kadar Küçük Yaştaki Alt Soya Karşı Basit Yaralama" suçuna ilişkin haksız iddialarını ortaya atmıştır. Şöyle ki;

Müşteki, 22/03/2023 tarihinde, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğu şikayet dilekçesinde;

Tarafların fiili ayrılık sürecine girdikten ve müşterek çocuk Zeynep'in müvekkilde kaldığı sırada, 05/09/2022 tarihinde çocuğun, kendisini ağlayarak ve zorla konuşarak aradığını;

"Baba beni al." dediğini, bunun üzerine müşteki, müşterek çocuğu almak üzere müvekkilin evine gittiğini ve çocuğun boğazında morluk olduğunu fark ettiğini ifade etmiştir. Müşteki, çocuğun darp olayını kendisine bir zaman geçtikten sonra anlattığını beyan etmiştir.

Müşteki, müvekkilin iknasıyla birlikte 14/09/2022 tarihinde müşterek çocuğu tekrar müvekkilin evine bıraktığını, ancak 18/09/2022 tarihinde müşterek çocuğun tekrar müştekiyi aradığını iddia etmiştir. Bunun üzerine müşteki, 21/09/2022 tarihinde müvekkilin bazı eşyalarını teslim etmek için gittiğinde müvekkile, çocuğun gelmek istemediğini, çocuğu ikna ederse müvekkilin, çocuğu ancak o şekilde görebileceğini söylemesine rağmen müşterek çocuğun ikna olmayarak müştekiye;

"Baba beni bırakma, ben onlara gitmek istemiyorum." dediğini iddia etmiştir. Bunun üzerine müvekkilin babasının müşterek çocuğu zorla almak için müştekiye saldırdığını ifade ettikten sonra, 01/10/2022 tarihinde müvekkilin yanında kalmakta olan müşterek çocuğun, müştekiyi tekrar aramış ve;

"Beni al." demiş; bunun üzerine ise müşteki müvekkilin evine giderek müşterek çocuğu almış ve müşterek çocuk bir süre sonra müvekkilin, kendisini darp ettiğini söylediğini ve hatta;

"İki eliyle boğazımı sıkarak nefessiz bıraktı. Ardından göğsüme vurarak müdahale etti ve ben öyle nefes alabildim." dediğini ifade ederek müşteki, savcılığa şikayet dilekçesi ibraz etmiştir.

Yukarıda izah edilenler sebebiyle Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, müvekkilin yukarıda adı anılan suçu işlediğinden bahisle iddianame hazırlanmış ve söz konusu iddianame, Kayseri 7. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilerek müvekkilin yargılamasına başlanılmıştır.

Müştekinin, işbu haksız iddialarını ortaya atmasının tek nedeni, hem müvekkile duyduğu kin ve husumeti bir ceza yargılamasını vesile ederek yansıtmak hem de boşanma yargılamasında bu iddialarını belirterek müvekkilin talep etmiş olduğu haklarını engellemektir. Nitekim müşteki müvekkilin müşterek çocuğa fiziksel şiddet uyguladığı iddiasını geçici velayet için hazırlanılan SİR raporunda da dile getirmiştir,

Kayseri 6. Aile Mahkemesi, müşterek çocuğun geçici velayetinin hangi tarafa ait olacağı konusunda SİR raporu düzenlenmesini istemiştir. Hazırlanılan 31/03/2023 tarihli ve 2023/** ADM dosya numaralı SİR raporunda;

"Müşterek çocuk Zeynep 2018 doğumludur. Fiziksel ve zihinsel gelişiminin yaşına uygun olduğu, sağlık probleminin olmadığı, sezeryan doğumla dünyaya geldiği, anne sütü aldığı bilgileri edinilmiş olup; görüşme esnasında çocuğun yaşına uygun olmayan ifadelerinin olduğu, görüşme başlangıcında odadan babasının çıkmasını istemediği, sonradan babasının odadan çıktığı, çocuğun sorulan sorular karşısında agresif hareketler sergilediği, yanında yaşadığı ebeveynin etkisi altında kalmış olabileceği gözlemlenmiştir...

...tarafımızca sorulan sorulara "öyle söylersem beni anneme vereceksiniz biliyorum, çocuk annesinde mi kalacak babasında mı kalacak onun için soruyorsunuz, pedagogsunuz siz."

SİR raporuna ait kesitte sunulduğu üzere müşterek çocuğun müştekinin etkisi altında kalmış olabileceğine yönelik beyanlar mahkeme tarafından, bilirkişi olarak tevdi edilen pedagog, psikolog gibi çocuk psikolojisine yönelik uzmanlık dallarına sahip uzman kişilerce rapora sunulmuştur. Müşterek çocuğun "pedagog" kelimesini yaşı ve bilgisi itibariyle telaffuz edemeyeceği Sayın Mahkemenizin de takdirindedir.

Raporun devamında aynen şu ifadelere yer verilmiştir;

"Taraflarla yapılan görüşmede davacının, evlilik ve ayrılık sürecinde davalının müşterek çocuğa şiddet uyguladığına, müşterek çocuğun boğazını sıkıp nefessiz bıraktığına ve yaşanan bu olay sonucunda müşterek çocuğun boğazında morluklar oluştuğuna dair iddialarının olduğu, davacının davalı ile yapmış olduğu telefon görüşmelerini ve mesajlarını kayıt altına aldığını, davacının çocuğa şiddet uyguladığına dair konuşmaların olduğunu beyan ettiği fakat davacının çocuğun boğazını sıkmasından dolayı çocuğun boğazının morarmış olmasını beyan etmesine rağmen herhangi bir fotoğraf, darp raporu veya suç duyurusu ile yaşanan olayı kanıtlayamadığı, aynı zamanda evlilik sürecinde davalının çocuğa şiddet uyguladığını iddia etmesine rağmen evliliğini sürdürme noktasında çabaladığını beyan etmesi ve evlilik sürecinde şiddet olayına yönelik herhangi bir önlem almaması, davacının, davalı annenin müşterek çocuğa şiddet uyguladığına dair iddialarına yönelik şüphe oluşturmaktadır."

Rapordan sarih bir şekilde anlaşılacağı üzere müştekinin, müvekkil hakkında öne sürdüğü şikayet iddiaları yerinde karşılanmamıştır. Zira müştekinin elinde darp olayını ispatlamaya yeter ölçüde darp raporu bulunmamıştır. Müştekinin müvekkile yönelik haksız iddiaları yalnızca bir söylemden ibaret kalmıştır. Aynı zamanda uzman kişi tarafından müştekinin iddiası samimi karşılanmamıştır. Çünkü müşteki, boğazında morluk olduğunu iddia ettiği müşterek çocuğu derhal doktora götürerek darp raporu alma ve hemen sonrasında da savcılık, kolluk gibi şikayet makamlarını devreye sokarak müvekkil hakkında suç duyurusunda bulunma hakkına sahip iken ve bu yolla da müşterek çocuğun velayetine sahip olma imkanı çok daha fazla kolaylaşırken müşteki bunu yapmamış; şüphe uyandıran bir şekilde SİR raporunda bu iddialarını ileri sürme yolunu tercih etmiştir.

SİR raporunda belirtilen hususları destekleyen somut durumu belirtmemiz gerekirse;

Müşteki, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğu şikayet dilekçesinde suç tarihini 05/09/2022 olarak belirtmiş; ancak suç duyurusunu yaklaşık altı ay sonraya denk gelen 22/03/2023 tarihinde şikayet dilekçesini iletmiştir. Müşteki, Kayseri 7. Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamada tarafımızın, kendisine şikayetçi olmak için neden bu kadar uzun süre beklediği sorulduğunda müşterek çocuğun şiddete uğradığını iddia ettiği 05/09/2022 tarihinde müştekiyi aradığı, müştekinin de müşterek çocuğu kendi evine götürdüğü, müşterek çocuğun aralıklı olarak müvekkili ziyaret etse de yaşadığı şiddet olayını müştekiye olay tarihi olan 05/09/2022 tarihinden yaklaşık iki ay sonra anlattığını ifade etmiştir.

Ancak müşterek çocuk, 05/09/2022 tarihinden iki ay sonra iddia edilen şiddet olayını müştekiye anlatsa da; müşteki yine de şikayet için dört ay kadar uzun bir süre beklemiştir. Kaldı ki, müştekinin iddia edilen olay karşısında savcılık, kolluk gibi makamları harekete geçirmesi için herhangi bir süre geçmesine de gerek yoktur. Zira müşteki müşterek çocuğun, kendisini 05/09/09/2022 tarihinde aramasıyla birlikte müvekkilin kaldığı eve giderek çocuğun boğazında morluk olduğunu gördüğünü ifade etmiştir.

Yukarıdaki hususlar tarafımızca, Kayseri 7. Asliye Ceza Mahkemesinde tarafımızca ileri sürülmüşse de ne yazık ki mahkeme müvekkil hakkında BERAAT yerine HAGB şeklinde haksız hüküm kurmuştur.

Yine, boşanma yargılaması sırasında beyanda bulunan müşteki ile tanık olarak dinlenilenlerden müştekinin annesi, boşanma yargılaması sırasındaki duruşmalarda birbirleriyle çelişki içeren beyanlarda bulunmuşlardır. Müşteki, müşterek çocuğun boynunda morluk olduğunu ve müvekkilin çocuğu bizzat dövdüğünü gördüğünü, müştekinin annesi ise çocuğun boynunda kızarıklık olduğunu belirterek müvekkilin müşterek çocuğu dövdüğünü çocuktan duyduğunu ifade etmiştir.

Sayın Mahkemenizce de görüldüğü üzere müşteki ile mahkemede müşteki lehine tanıklık yapmış olan annesi, birbirleriyle çelişki içeren beyanlarda bulunmuşlardır. Kayseri 7. Asliye Ceza Mahkemesine ilgili durumu belirtmemize ve karar verilirken bu hususunda göz önüne alınması gerekliliğini belirtmiş olmamıza rağmen mahkeme hakkaniyetli bir değerlendirme yapmayarak işbu itiraz konusu HAGB kararını vermiştir.

Zira Kayseri 7. Asliye Ceza Mahkemesi ilgili HAGB kararını verirken müvekkilin, üzerine atılı suçu işlediğinin sabit olduğunu belirtmiş; mahkeme bu kanaatine dayanak olarak ise müştekinin sunmuş olduğu ses kaydını esas almıştır. Ancak müştekinin sunmuş olduğu ses kaydı hukuka aykırıdır. İzah etmemiz gerekirse;

Yürütülen yargılamada her ne kadar müvekkilin, üzerine atılı suçu işlediğinin sabit olduğu belirtilmişse de; ilgili yargılama, maddi gerçeğe uygun, somut ve en önemlisi de yasal bir delil bulunmadan yürütülmüştür. Şöyle ki;

Müşteki, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına sunmuş olduğu şikayet dilekçesinin ekinde flash bellek şeklinde ses kaydı sunmuştur. İlgili ses kaydının içeriğinde müşterek çocuğun şu ifadeleri yer almıştır;

"O benim iki eliyle boğazıma bastırdı, hem de çok bastırdı, beni çok dövüyor, çok vuruyor, dövdü, tuvalette dövdü."

Ve ilgili ses kaydında müvekkilin şu ifadeleri yer almıştır;

"Ya tamam birkaç seferse birkaç sefer Ahmet tamam. Tamam bizim hepimizin annesi vurdu, dövdü zamanında sakin ol, ya tamam birkaç seferse birkaç sefer Ahmet tamam."

Müşteki, işbu haksız iddialarını ispat için izinsiz ses kaydı almışsa da; ilgili ses kaydının hükme esas alınabilmesi için taşıması gereken hukuka uygunluk şeklindeki nitelik şartını atlamıştır. Şöyle ki;

Öncelikle Sayın Mahkemenizin de bildiği üzere bir kimsenin rızası bulunmaksızın alınan ses kaydı suç teşkil etmektedir. Ancak;

1-Hukuka aykırı elde edilen gizli görüntü ve video kayıtları ceza ve özel hukuk yargılamalarında delil olarak kullanılamaz. Ancak, belli durumlarda yaşanmış bir olayın tarafı olan kişilerin yaptığı kayıtlar hukuka uygun delil olarak kabul edilip ispat amacıyla kullanılabilir.

2-Yargıtay uygulamasında göre aşağıdaki şartların tümü bir arada gerçekleştiği takdirde elde edilen delil hem özel hukuk hem de ceza hukuku anlamında hukuka uygun delil olarak kabul edilir:

3-Ses, görüntü veya video kaydı yapan kişinin kendisine veya yakınlarına karşı işlenmekte olan (cinsel taciz, cinsel saldırı, hakaret, tehdit, iftira veya şantaj gibi) bir suç söz konusu olduğunda ya da kendisine veya aile birliğine yönelen, onurunu zedeleyen, haksız bir saldırıyı önlemek için kayıt yapması gerekir. Kendisine veya bir yakınına karşı işlenen herhangi bir suç veya suç teşkil etmese de haksız saldırı yokken yapılan her türlü kayıt hukuka aykırı olup delil değeri yoktur.

3-Kayıt yapan kişinin veya yakınları aleyhine işlenen suç veya haksız saldırı, “tesadüfen” veya “ani gelişen bir olay” şeklinde cereyan etmelidir. Tesadüfi veya ani gelişmeyen bir olay nedeniyle sistematik ve planlı bir şekilde delil oluşturmak amacıyla yapılan ses, fotoğraf veya video kayıtları suç teşkil eder.

4-Ses, fotoğraf veya video kaydı yapan kişinin, işlenen suç nedeniyle o anda kolluk güçlerine başvurma imkanından yoksun olması gerekir. Kolluk güçlerine başvurarak kanıtların elde edilmesi mümkünse yapılan kayıtlar hukuka aykırı hale gelir.

5-Ses, görüntü veya video kaydı yapan kişi kaybolma olasılığı bulunan kanıtların kaybolmasını engelleme ve yetkili makamlara sunarak güvence altına almak amacıyla bu kayıtları yapmalıdır. Kayıtların üçüncü kişilerle paylaşılması veya bu amaçla yapılması suç teşkil eder. Kayıtların sunulacağı yetkili makamlar; idari devlet birimleri, polis veya jandarma gibi kolluk görevlileri, savcılık veya mahkeme gibi adli makamlardır.

6-Boşanma davası, alacak davası, tazminat davası gibi özel hukuk davalarında kişinin kendisinin veya bir yakının iddiasını ispatlamak amacıyla bir kereye mahsus yapılan kayıtlar da delil değerine sahiptir. Örneğin, kızını aldatan damadını bir kadınla birlikte sokakta sarılmış bir vaziyette gören kayınvalide bu durumu video kaydı ile tespit edip boşanma davasında kullandığında, yapılan kayıt hukuka uygun delil olarak kabul edilir.

Yukarıda belirtilen bilgiler somut olaya indirgenecek olursa; öncelikle müştekinin almış olduğu ses kaydı hukuka aykırı olduğundan hükme esas alınamaz.

Zira, ilgili ses kaydı ancak, hali hazırda gerçekleşiyor olan suç ve haksız fiiller karşısında ispat için ya da ilgili saldırıyı önlemek için alınabilir. Müştekinin müvekkille yapmış olduğu konuşma sırasında müşterek çocuğun müvekkil tarafından darp ediliyor oluşu söz konusu olmadığından kayıt hukuka aykırıdır.

Yine ilgili kaydın tesadüfen veya ani bir şekilde cereyan eden bir olay karşısında alınması gerekli olup; somut olayda müştekinin gerçekleştirmiş olduğu gibi delil oluşturmak amacıyla sistematik ve planlı şekilde alınan ses kayıtları hukuka aykırıdır. Somut olayda müşteki, müşterek çocuğu almaya gittiğinde çocuğun boğazında morluk olduğunu fark ettiğini iddia etmiştir. Müşteki, çocuğun şiddete uğradığına ilişkin yasal delillere müşterek çocuğu doktora götürmek ve darp raporu almak ve kolluğa şikayette bulunarak kolluk tarafından hazırlanılan tutanakları baz alarak ulaşması mümkünken; müştekinin ses kaydı almış olması hukuka aykırılık teşkil etmektedir.

Ayrıca müşterek çocuk, yaşı itibariyle ve bir yıldır müştekinin yanında bulunması sebebiyle müştekinin etkisi altında kalarak ses kaydındaki ilgili ifadeleri söylemiştir. Yine, ses kaydında müvekkilin ikrar içeren türde beyanlarda bulunduğu görülmektedir. Bir ses veya görüntü kaydında yer alan ikrar içerikli söylemlere itibar edilebilmesi için ikrarda bulunan kimsenin, sesinin veya görüntüsünün alınmasına rıza gösterdiğini beyan etmesi gereklidir. Ancak bahse konu kayıtta müvekkil, ilgili kaydın alınmasına rıza gösterdiğini beyan etmemiştir.

Ayrıca alınan ses kaydında müvekkilin söylemiş olduğu sözlerin içeriğine değinmek gerekirse;

Müvekkil, müştekinin baskısı ve korkusu altında ilgili söylemlerde bulunmuştur. Nitekim, kayıtta müvekkilin sesinin titrediği ve müştekiyi sakinleştirmek amacıyla sürekli olarak "Tamam Ahmet tamam." dediği gözlenebilir.

Nitekim, Kayseri 7. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılamadaki 06.03.2024 tarihli duruşmada cumhuriyet savcısı;

"Müvekkilin, üzerine atılı suçu işlediğine yönelik hükme esas alınacak, somut, maddi ve yasal bir delil bulunmadığını, SİR raporlarında belirtilen uzman görüşleri, alınan ses kaydının ikrar içerdiğini, ikrar içeren ses kayıtlarının rıza dışında alınamayacağını, işbu sebeple müvekkil hakkında BERAAT hükmü kurulmasının uygun olacağı.." şeklindeki mütalaasını açıklamışsa da mahkeme, işbu hukuka aykırı olan HAGB kararını vermiştir.

Nitekim, Kayseri 7. Asliye Ceza Mahkemesinde hükme esas alınan bir başka hukuka aykırı delile değinmemiz gerekirse;

Yargılama sırasında pedagog görüşmesine ihtiyaç duyulmuş ve müşterek çocuğun pedagogla yaptığı görüşme 27/02/2024 tarihinde pedagog tarafından yapılan adli görüşme, mahkeme huzurundaki herkes tarafından canlı bir şekilde izlenmiştir.

Yapılan görüşmede müşterek çocuk, pedagogun şiddet sorusu üzerine önce sadece;

"Koluma vurdu." demiştir. Ancak müştekinin iddiası, müvekkilin iki eliyle çocuğun boğazını sıktığı ve çocuğun nefessiz kalmasına yol açtığı, müşterek çocuğun ancak müvekkilin, göğsüne vurmasıyla tekrardan nefes alabildiği şeklinde olduğu için, müşterek çocuğun boğaz sıkma olayını kendiliğinden anlatmaması üzerine mahkeme hakimi devreye girerek pedagoga;

"Gonca Hanım, belli ki anlatmayacak, artık açık açık soralım." demesi üzerine müşterek çocuk, iddia edilen daha doğrusu kendisine tembih edilen olayı anlatmıştır.

Müşterek çocuk, vermiş olduğu ifadelerinde müvekkil için kötü, müvekkilin babası için ise kötünün babası şeklinde tanımlama yapmıştır. Pedagogun, evde kimin müvekkil için "kötü" kelimesini kullandığını sorduğunda müşterek çocuk;

"Babamla ben." demiştir. Görüleceği üzere müşterek çocuğun, müştekinin etkisinde, baskı ve tembihleme ile ilgili ifadeleri vermiş olduğu açıktır. Pedagog tarafından hazırlanılan 27/02/2024 tarihli raporda;

"Görüşme süreçlerinde mağdurun beyanlarında yaşadığı ortamda yapılan konuşmalardan etkilendiği gözlemlenmekle birlikte belirgin şekilde baskı ya da tehdit altında olduğuna dair bir izlenim elde edilmemiş olup olayın aile içerisinde yaşanması ve olay nedeniyle davranışsal tepkiler göstermesi nedeniyle hakkında danışmanlık tedbiri uygulanmasının menfaatine olacağı kanaati oluşmuştur."

Şeklinde haksız bir rapor hazırlanmıştır. Zira müşterek çocuk ifade verirken mahkeme tarafından çocuğa yönlendirici bir soru sorulması istenmiştir.

Yukarıda açıklanan tüm nedenlerle, müvekkil hakkında BERAAT hükmü kurulması gerekirken; HAGB kararı kurulması hukuka son derece aykırı olup; tarafımızca işbu itiraz konusu edilmesi gerekmiştir.

KISACA; TARAFLAR KAYSERİ 6.AİLE MAHKEMESİ 2022/*** E. SAYILI DOSYADA BOŞANMIŞLARDIR. TARAFLAR İŞBU DOSYADA BOŞANMADAN ÖNCE BOŞANMA AŞAMASINA GELDİKLERİNDE ANLAŞMALI BOŞANMA PROTOKOLÜ HAZIRLANMIŞ VE NE TESADÜFTÜR Kİ MÜŞTEKİ, ÇOCUĞUN VELAYETİNİ MÜVEKKİLE VERMEYİ KABUL ETMİŞTİR. HATTA VE HATTA MÜŞTEKİ, MÜVEKKİLE ZEYNEP SANA GARANTİM DEMİŞTİR. MÜŞTEKİNİN ÇİRKİN İDDİALARI TARAFIMIZCA KAYSERİ 6.AİLE MAHKEMESİ 2022/*** E. SAYILI BOŞANMA DOSYASINA CEVAP DİLEKÇESİ SUNULDUĞU ZAMAN BAŞLAMIŞTIR.

KAYSERİ 6.AİLE MAHKEMESİ 2022/*** E. SAYILI DOSYADAKİ SIR RAPORLARINDA MÜŞTEREK ÇOCUĞUN, BABASININ ETKİSİNDE KALDIĞI VE BU YAŞTAKİ ÇOCUĞUN O CÜMLELERİ KURAMAYACAĞI SÖYLENMİŞTİR.

MÜŞTEKİ, SIRF MÜVEKKİL ZİYNET ALACAĞINDAN VAZGEÇSİN DİYE MÜVEKKİLE İFTİRA ATMIŞTIR. BUNUNLA DA KALMAMIŞ MÜŞTEKİ, KÜÇÜK YAŞTAKİ ÇOCUĞU ÖZ VE ÖZ ANNESİNE KARŞI DOLDURUŞA GETİRMİŞ VE MANİPÜLE ETMİŞTİR.

MÜŞTEKİ NEDEN AYLAR SONRA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMUŞTUR SORUSUNUN CEVABINI SAYIN MAHKEMENİZİN TAKDİRİNE BIRAKIYORUZ.

AYRICA NE TESADÜFTÜR Kİ DOSYADA DARP RAPORU YOKTUR, FOTOĞRAF YOKTUR, VİDEO KAYDI YOKTUR. HUKUKA AYKIRI ŞEKİLDE ALINMIŞ SES KAYDI VARDIR. HUKUKA AYKIRI DELİL HÜKME ESAS ALINAMAZ.

SONUÇ VE İSTEM :

Yukarıda arz ve izah edilen ve Sayın Mahkemenizce resen göz önünde bulundurulacak nedenlerle,

Kayseri 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2023/*** Esas ve 2024/*** Karar sayılı dosyasında 06/03/2024 tarihinde verilen HAGB kararının Sayın Mahkemenizce yapılacak olan inceleme neticesinde itirazen kaldırılarak müvekkil hakkında BERAAT kararı verilmesine,

Yargılama giderleri ve karşı vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına,

Karar verilmesini saygılarımla vekaleten arz ve talep ederim. 25/03/2024

                                                                                    İTİRAZ EDEN SANIK MÜDAFİ

                                                                                              AV.GİZEM GÜL UZUN