Taksirle Yaralama Savunma Dilekçesi Örneği

KAYSERİ 25.ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE

DOSYA NO : 2024/*** E.

SANIK : *********

MÜDAFİİ : Av. Gizem Gül Uzun

KONU : Savunma dilekçesinin ibrazı hk.

AÇIKLAMALAR :

Yukarıda esas numarası belirtili Sayın Mahkeme dosyasında müvekkilimiz aleyhinde taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan yargılama başlamıştır. Savunmalarımızı ibraz ediyoruz. Şöyle ki;

SOMUT OLAYDA ÇOCUK İÇİN VERİLEN RAPORDA BTM İLE GİDERİLEBİLİR NİTELİKTE YAZMAKTADIR.

Somut olayda ************ için verilen raporda BTM giderilebilir nitelikte olduğundan bahsedilmiştir. **********'ın gözünde kalıcı bir hasar yoktur. Bu hususun Sayın Mahkemeniz tarafından bilahare göz önüne alınmasını saygılarımızla talep ederiz.

BİLİRKİŞİ RAPORUNDA MÜVEKKİL LEHİNE OLAN HUSUSLAR AÇIKÇA YAZMIŞTIR. RAPORDA MÜVEKKİL LEHİNE OLAN HUSUSLARA KATILIYOR, MÜVEKKİL ALEYHİNE OLAN HUSUSLARA KATILMIYORUZ.

Bilirkişi raporunda '', düğün etkinliğinin gelinidir. Elinde testi ile damadın etrafında dönerek oynayarak sonunda testiyi yere çarparak kırması nedeniyle yaralanmaya sebep olmuştur. Olay gününün özelliği ve önemi duygu yüklü ve tehlikeyi o anda öngöremeyecek durumda olması düşünülse bile, elindeki testiyi yere çarpıp kırmasıyla dağılacağını öngörmesi gerekir'' denilmiştir.

Somut olayda, müvekkilimiz düğünde gelin olmuştur. Türk örf, adet ve geleneklerinde de gelinler hayatın olağan akışında damadın etrafında oynayarak testi kırmaktadır. Bu usul ve adette milyonlarca düğün yapılmaktadır. Bilirkişi raporunda da bahsedildiği üzere müvekkilimiz o anda duygu yüklüdür. Müvekkilimiz, olay gününün özelliği, kendisinin düğünde bizzat gelin olması düşünüldüğünde tehlikeyi öngöremez durumdadır. Burada asıl sorumluluk, testi kırılırken küçük yaştaki çocuğuna yeteri surette dikkat edemeyen ebeveyndedir. Açıklanan nedenlerden ötürü bilirkişi raporunda lehe olan hususları kabul ediyor, aleyhe olan hususları kabul etmiyoruz, ek bilirkişi raporu alınmasını talep ediyoruz.

Bilirkişi raporunda hatalı olan husus şudur; ''Kazazede ********, 2 yaşında çocuktur. Düğün salonunda sahneye doğru yönelmiş, sahne etrafında bulunması doğal bir durumdur.'' denilmiştir.

Olay tarihinde bir çocuğun 2 yaşında olmasından açıkça bahsedilmiştir. 2 yaşına kadar çocuğa çocuk denmekte, 2 yaşından sonra ise bebek denmektedir. *****, olay tarihi itibariyle bebek sayılabilecek kadar küçük yaştadır. Dolayısıyla *********'ın sürekli surette ebeveyn kontrolünde olması gerekirdi. O yaştaki bir çocuğun ebeveynin yanından ayrılıp bir yere tek başına gitmesi, ebeveynin yanından uzaklaşması hayatın olağan akışına aykırı bir durumdur.

Somut olayda, müvekkilin testi kıracağı gayet de öngörülen bir durumdur. Bu denli açıkça bilinen bir durumda ebeveynin çocuğuna makul dikkat ve özeni göstererek sahip çıkması gerektiği fikrindeyiz.

ŞİKAYET DİLEKÇESİNDE BAHSEDİLEN BİRTAKIM HUSUSLARA KATILMIYORUZ.

Şikayet dilekçesinde, müvekkilin yaralanmaya kayıtsız kaldığından bir geçmiş olsun dahi demediğinden bahsedilmiştir. Ancak müvekkil, gerekli olan tüm insanlık vazifelerini yerine getirmiştir. Ancak kazazede *****'nın ailesi, müvekkile olan öfkesinden ötürü müvekkili yanlarına dahi yanaştırmamışlardır. Bu husus tanık beyanıyla ispat edilecektir.

MÜVEKKİLİN ADLİ SİCİL SABIKA KAYDI YOKTUR. MÜVEKKİL ASLA VE KATA SUÇA MEYİLLİ KİŞİLİK YAPISINA SAHİP DEĞİLDİR.

Müvekkilimizin sabıka kaydı yoktur, müvekkilimiz asla ve kata suça meyilli kişilik yapısına sahip değildir. Müvekkilimiz, işbu yargılamaya kadar adliye ve karakol yolunu dahi bilen biri olmamıştır.

Adli sicil sabıka kaydı her ne kadar ceza yargılamalarında tek başına kişinin suçsuz olduğunu göstermese de adli sicil sabıka kaydı, kişinin suça meyilli kişilik yapısına sahip olup olmadığını da açıkça göstermektedir. Müvekkilimiz, sakin mizaca sahip olup, geçmiş hayatında da kendi halinde yıllarca hiçbir kaosa ve kargaşaya sebebiyet vermeden yaşamıştır.

MÜVEKKİL LEHİNE BERAAT KARARI VERİLMESİNİ VE EK BİLİRKİŞİ RAPORU ALINMASINI TALEP EDERİZ.

Taksirle yaralama suçu, TCK’nın 89. maddesinde düzenlenmiştir. Taksirle yaralama; failin öngörülebilir bir neticeyi “öngöremeyerek” dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir hareketle istememesine rağmen yaralama teşkil eden fiili işlemesidir. Taksirli yaralama suçunda, fail hareketi kendi iradesiyle yapmakla birlikte hareketinin neden olacağı neticeyi öngörememektedir. Örneğin, otomobil sürerken ani bir dalgınlıkla önündeki araca çarpan ve araçtakilerin yaralanmasına neden olan sürücü taksirle yaralama suçu işlemiş olur.

Taksirle yaralama suçu, iş kazası, trafik kazası, doktor hatası gibi sayısız nedenlerle bir kimsenin vücuduna taksirle zarar verilmesi halinde meydana gelir. Örneğin, kolonoskopi sırasında dikkatsiz davranarak hastanın bağırsağını delen doktor da taksirle yaralama suçu işlemiş olur.

Taksirle yaralama suçu ile kasten yaralama suçu arasındaki en önemli fark, kasten yaralamada failin doğrudan kastla bilerek ve isteyerek neticeyi gerçeleştirmesi, taksirle yaralamada ise failin dikkatsiz ve özensiz davranışı ile neticeyi öngöremeden yaralamayı gerçekleştirmesidir.

Sosyal yaşam içerisinde her birey belli ölçüde dikkatli ve özenli hareket etmek, başkalarına zarar vermemek için gerekli önlemleri almak zorundadır. Bazı kimseler açısından, dikkat ve özen yükümlülüğü daha sıkı koşullara tabi tutulmuştur. Bu kişiler, normal kişilere göre daha özenli ve dikkatli davranmak, bazı tedbirleri almak zorundadırlar. Örneğin, bir müteahhit iş güvenliği kurallarına uymadan işçi çalıştırdığında inşaatta meydana gelen yaralanmalardan taksirle yaralama suçu kapsamında sorumludur.

Somut olayda, öngörülebilir bir durum müvekkil açısından söz konusu olmamıştır. Zira testi kırılacağı, müvekkilin bindallı giyeceği zaten herkes tarafından bilinmiştir. Müvekkilimiz, hayatın olağan akışına uygun hareket ederek Türk örf, afet ve geleneğinde yıllardır süregelen bir geleneği yerine getirmiştir. Testi kırmadan önce de bu durum salonda bulunan herkes tarafından açıkça bilinmiştir.

HUKUKİ SEBEP : TCK, CMK, HMK ve yasal sair her türlü mevzuat

HUKUKİ DELİL : Video kayıtları, tanık beyanları, sağlık raporları ve sair her türlü delil

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah olunan nedenlerden ötürü müvekkil lehine öncelikle BERAAT kararı verilmesini, Sayın Mahkemeniz aksi kanaatte ise lehe hükümlerin uygulanmasını saygılarımızla talep ederiz. 1.10.2024

                                                                                      SANIK MÜDAFİİ

                                                                                 AV.GİZEM GÜL UZUN